DANIŞAN GÖRÜŞÜ 52

DANIŞAN GÖRÜŞÜ 52

Kendime çok emek vermiştim. Ruhsal ve bedensel olarak kendimle ince ince çalışmış ve ruhsal düzeyde çok yol almış, bir çok kilidimi açmıştım.

Fakat bir eksik vardı. Bir türlü olmayan bir şey vardı. İçimde "o şey" bir türlü tamamlanmıyordu. Neyin eksik olduğunu bilemiyordum.

Yaşadığım olaylar sırasında, çeşitli duygular, çeşitli şekillerde ortaya çıkıyordu. Ben onu görünce tanıyordum.
 
Bazen çok sinirli, bazen çok üzgün, bazen çok haksızlığa uğramış hissediyor, bazen içime kapanıyor, bazen de avaz avaz bağıracak kadar hırçın oluyordum. Kendimi çok yalnız ve mutsuz hissediyordum. Bu kadar emek, bu kadar bilgi işe yaramıyor, bir noktada beni çaresiz bırakıyordu. Kendimi sıkışmış hissediyordum. Bendeki hal, beyaz bir kumaşta lekenin daha fazla görünmesi gibiydi. Ben arındıkça, bu duygu daha net bir şekilde ortaya çıkıyordu. Bir türlü adını koyamıyordum. Anlayamadığım için son zamanlarda daha da sinirli olmuştum. Ne yapsam olmuyor, değişmiyordu bir şeyler. Hayatımın nerelerinde sorun olduğunu görebiliyordum. Fakat bu sorunu o kadar uzun zamandır yaşıyordum ki;
Bu nedenle içimdeki o bölüme karşı bir sürü birikmiş negatif duygum vardı. Yardım alabileceğim kişiler vardı. Onlara kendimi ifade etmeye çalıştığımda "sen çok abartıyorsun, senin bir sorunun yok" diyorlardı. "Bardağın dolu tarafına bakmamı" öneriyorlardı. Oysa, bir döngü şeklinde, hep aynı şeyi, bir daha, bir daha yaşayan bendim. Çok canım acıyordu. Üstelik kimsenin beni dinlemeyip, yaşadığım şeyi görmezden gelmeleri beni daha da sinirli yapıyordu.
 
 
Sorun hayatımın "ilişkiler" bölümündeydi. Sağlıklı ve mutlu bir beraberlik hayatım boyunca hiç yaşayamamıştım. Mutsuz, üzgün ve sinirliydim.
 
Özlem hanımla tanıştığımda, sade enerjisi, sakinliği beni kendisine çekmişti. Yanında sakinleştiğimi hissetmiştim. Kendisini önceden sadece 1 kez gördüm. İnsanlara pek kolay güvenmiyor olmama rağmen (tabi artık bu duygum değişti) çok bunaldığım, sokakta hüngür hüngür ağladığım bir gün, ani bir kararla Özlem hanımı telefonla aradım. O da beni sadece 1 kez görmüş olmasına rağmen tam 1 saat, ağlayan, bağıran bir kadını dinledi. Arada bir sorular sordu. Ama benim tüm bağırış, çağırışlarımı dinledi. Telefonu kapattıktan bir süre sonra, rahatladığımı, sakinleştiğimi hissettim. "Hayatımda ilk defa biri beni dinlemişti." Tavsiyede bulunmadan, benim o andaki ruh halimi değiştirmeye ve düzeltmeye kalkmadan, beni o andaki halimle kabul etmiş ve dinlemişti. Yeniden ağlamaya başladım.
Tamamen sakinleşmiştim.
 
 
Özlem hanım, bana kalırsa "beni duyan, beni dinleyen ilk insan". Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Onu tekrar telefonla aradım. Özel görüşme için randevulaştık. Ne yaşayacağımı bilmeden, hiç sorgulamadan, o gün ona gidip, bu hiç tanımadığım insana, hayatımda hiç kimseye anlatmadığım, hallerimi, olaylarımı, duygularımı anlattım. O da arada bir bana sorular sorarak, notlar aldı. Görüşmenin sonunda, bana söyledikleri, o kadar benim duygu durumlarımı ifade ediyor ve o kadar "net" ve "sade" idi ki, kendi durumumu ilk kez görmüş, anlamış oldum. Gerisi ise "HADİ DEĞİŞTİRELİM" demek kadar kolay oldu.
 
 
Özlem hanım, beni bana bu kadar net ifade edebildiğine göre, gerçekten beni dinlemiş ve anlamıştı. Artık, "beni duyun", "anlayın" diye çığlıklar atmama gerek yoktu. Sakin ve güven içinde kendimi onun seans uygulamalarına bıraktım. Bana hangi negatif duygu ve inançlara sahip olduğumu ve neleri değiştirmek gerektiğini anlattı ve 2 ayrı seans uygulaması yapmamız gerektiğini anlattı. Beni en çok şaşırtan ise geçmişte bir yerde "görünmez olma, "kendimi yok sayma" kararımı söylediği andı. Ben kendimi duymayı, görmeyi reddettiğim için, insanlar ve hayat da beni duymuyormuş. Hayatımda bunun onlarca belirtisi ve delili vardı. Ama hiç fark edilerek, ifade edilmemişti.
 
 
Duygu Dengeleme seansı nokta atışı gibiydi. Her şeyi sadelikle, 12'den vurarak temizledi. Değiştirilmeye zorlanmaktan o kadar yorulmuştum ki!!! 
 
Ya sonra???
2 seans sonrası ilk gelen duygu "keyif"ti. Yediğimin, içtiğimin, uykumun daha tatlı geldiğini, gülümsemeye başladığımı fark ettim. Duygu Dengeleme seansından önce üzgün ve yorgun hissediyordum. Yüzüm, gözlerim ağlamaktan ve öfkeden şiş şişti. Yüzümün şişleri indi, ağlamam kesildi. O sinirli, bağırıp çağıran halim azaldı. Yavaş yavaş hafiflediğimi, sakinleştiğimi hissettim. Sonra bir süre dinlendim. Sanki hayatım boyunca hep yorulmuştum. Evimi, yürüdüğüm yolu, sabahları uyanmayı daha çok sevmeye başlamıştım. Evde tatil yapıyordum. Ama harikaydı. Hayatta olmanın tadını ilk kez hissediyordum.
 
Artık yüzüm daha çok gülüyor, uyumlu ve sevinçliyim. Kendimi ve hayatımı sevdiğimi, beğendiğimi hissediyorum. Üstelik kendi başarılarımın farkına varıp bunları kabul etmeye başladım. Yaşadığım hayat aynı hikayeye sahip olmasına rağmen, duygularım değiştiğinde, görüşümün, bakış açımın değişmesi çok şaşırtıcı.  Ama çok keyifli. Artık kendi başarı hikayemi görebiliyorum. Mutluyum ben yahu :))))
 
 
Kendimi, sade, güzel, değerli hissediyorum. İstediklerimi ve istemediklerimi daha kolay ve net olarak söylüyorum. Esnek ve güvendeyim ama sınırlarım da belli. Daha çok eğleniyorum. Kendimin, sağlığımın, hayata kattıklarımın ne kadar zengin ve değerli olduğunu fark ediyor ve nihayet kendimi seviyorum :)))
 
 
En önemlilerden biri de "zihnimin dikkati" artık "sorun" olarak gördüğüm "o konuya" odaklı olmadığı için, zihnim sakinleşti ve yaşamayı istediği şeylere odaklanmaya başladı. Kendime bir eylem planı hazırladım.
 
 
Hayallerim ve niyetlerim....
Yani;
Eğlenceli ve heyecanlı bir dolu "an"....
Duygular değişince izi bile kalmadan vedalaştığım eski hikaye....
Bir çocuk sevinciyle güne uyanmak....
 
Bana emek veren bir çok el oldu. İlk işareti 2008 yılında yaratıcının eli vermişti. Bizim sizinle karşılaşmamız da bu nedenle çok anlamlıydı.
Bu projede (bu ben oluyorum :))) imzanız her zaman saygı ve sevgiyle yer alacak....
 
Yol'umuz aydınlık ve açık olsun.......
Sevgiyle.....