Bir ilişki yaşayıp sonunda terk edildiğimizde ''Amaan, iyi ki bitti, o bırakmasa zaten ben bırakacaktım!'' diye düşünüyorsanız ortada bir sorun yok gibi görünür (ki aslında bu söylemde de sorun vardır çünkü bir yıkımın acısı yatıştırılmaya çalışılıyordur) ama ''Terk edildim, çok üzgünüm, yalnız ve mutsuzum, şu an tek istediğim şey sevgilimin bana geri dönmesi!'' diyorsanız o zaman iş başka...
Kendinize bir bakın; günlerce onu düşünüyor, arayacak mı, mesaj atacak mı diye -kulağınız telefonda- bekliyorsanız ancak o sevgiliden ne bir ses ne bir seda çıkmıyorsa, bu aşamada yapacağınız en büyük hata sürekli onu düşünmektir. Kişisel bakımınızı tamamen ihmal ediyor, aynaya bile doğru düzgün bakmıyorsanız, arkadaşlarla toplaşıp eski sevgili konusunu baştan sona, sondan başa tekrar tekrar konuşarak üzüntünüzü büyütüyorsanız ya da takma adlarla sosyal medyadan eski sevgilinize ulaşıp ''Başka kadınlarla mı konuşuyor, beni unuttu mu acaba?'' sorularının cevaplarını öğrenmeye çalışıyorsanız ve eğer adam zokayı yutup sizinle konuşmaya başlıyor, siz de bu sefer ''Bak işte, beni başkası zannettiği için flört ediyor, demek ki beni unuttu!'' diye iki katı üzülüyorsanız kendinizi sürekli sabote ediyorsunuz demektir!
Kendinizi böyle hissediyorsanız bilmeniz gereken bazı şeyler var:
Bunlardan ilki, suçluluk hissine kapılmaktır; bu üzüntünüzü ikiye katlar. ''Hata yaptım, eğer öyle davranmasaydım ilişki bitmeyecekti. Benim yüzümden bitti,'' diye düşünüyor ve kendinizi suçlu hissediyorsanız iki kat daha fazla üzülürsünüz. Eğer böyle bir durum varsa o hisse odaklanın. Kendinize sorun; gerçekten suçlu musunuz yoksa sizi bu noktaya o mu getirdi?
İkincisi, ilişkinin mükemmel olduğu yanılsamasına kapılmaktır. Bazen duygularımız gerçeği görmemizi engeller ve -üzüldüğümüz için- yaşamış olduğumuz ilişkinin mükemmel olduğu yanılsamasına kapılırız. Bunu daha net görebilmek için; bir kağıdın ortasına düz bir çizgi çekin, ilişki süresince yaşamış olduğunuz iyi şeyleri bir tarafa, kötü şeyleri diğer tarafa yazın. İlişki bittiğinde çoğu zaman zihnimiz yalnızca yaşanmış iyi şeyleri hatırlar ve biz ''harika bir şey yaşıyordum ama bitti!'' diye düşünürüz. Oysa bu çalışmayı yaptığınızda belki de göreceksiniz ki ilişki süresince yaşamış olduğunuz kötü şeyler iyi şeylerden çok daha fazla. Konuya bu şekilde, objektif bakmayı başarabilirseniz bu aşamada ''Aslında çok da iyi bir ilişki değilmiş, iyi ki bitmiş boşuna üzülüyormuşum,'' diye bile düşünebilirsiniz.
Üçüncüsü, korkulara kapılmaktır. Kendinize dürüst olun. Bu ilişkinin devam etmesini gerçekte neden istiyorsunuz? Cevaplarınızı yazın. Belki şaşıracaksınız çünkü ilişkinin devam etmesini isteme nedeniniz sevgiden çok daha başka şeyler çıkabilir. Kendinize -maddi açıdan- bir güvence ya da destek arayışı, bir daha onun gibi birini bulamam, bir daha kimseyi öyle sevemem ya da kimse beni böyle sevemez korkusu; fark edin, bunların hiçbiri gerçek değil!.. Suçluluk hissinden, korkularınızdan ve yanılsamalarınızdan kurtulup mutsuzluk enerjisi yaymayı bırakmalısınız. Eskilerin ''Bela geldi mi arka arkaya gelir.'' sözü doğrudur. Siz bu enerjiyi yaymaya devam ettikçe kötü olayları kendinize çekmeye devam edersiniz. Bu kısır döngüyü kırmak için kendinizi bu enerjiden çekip çıkarmalısınız. Söylediklerimi yapınca eski sevgilinizin size geri döneceğini garanti etmiyorum ama siz ağlayıp sızlamaya ve onu düşünmeye devam ettikçe geri dönmeyeceğini garanti ederim! Onu düşündüğünüz sürece enerjinizle beslemeye devam edersiniz, o da sizi arama ihtiyacı duymaz.
Çok tuhaftır ama ilişkinin yeniden başlayabilmesi için tek şansınız tamamen bittiğini kabul etmenizdir. Yalnız dikkat; ben burada -mış gibi yapmaktan değil gerçekten ilişkinin bittiğini kabul etmekten söz ediyorum. Lütfen, acıklı müzikler dinleyip filmler izlemeyi, sürekli onu düşünmeyi bırakın. Kendinizi mutlu edecek yeni uğraşlar bulun ve kendinizi sevmeye başlayın.
Terk edilmiş birçok kadın falcılara, hacılara hocalara koşar, büyü yaptırmayı düşünür, yeter ki eski sevgilim bana dönsün de nasıl dönerse dönsün diye. Ben size dünyadaki en etkili büyü tarifini vereyim: Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin, sevilmeye değer olduğunuza inanın ve kendinizi gerçekten sevin, mutluluk ve aşk enerjisi yayın. Bunu yapmayı başardığınızda zaten 'elimi sallasam ellisi' durumuna geleceksiniz; insanlar size çekilecek. Ondan sonra eski sevgili gelmiş gelmemiş, zaten umurunuzda olmayacak. Biri gelip beni sevsin, sevilmeye değer olduğuma inanayım, kendimi o zaman seveceğim söylemleriyle kendinizi avutmayı, bir hayali beklemeyi bırakın.
Aynaya bakın, güzel yönlerinize odaklanın, kendinize “Seni seviyorum!” deyin!
Bunu yapmak önce komik gelecek, belki de zorlanacaksınız ama inatla her fırsatta yapmaya devam edin. İyi şeyler düşünmeye başlayın. Hayatın güzel taraflarına odaklanın. Dikkatinizi kötü olandan çekip iyi olana verin. İçinize neşe veren müzikler dinleyin, neşeli şarkılar söyleyin, dans edin, Birilerinin gelip sizi güldürmesini beklemeyin. Komik fotoğraflara, karikatürlere bakın, komik anılarınızı hatırlayın; bol bol gülün. Kapalı tuttuğunuz perdeleri, panjurları açın. Dışarı çıkın, çimenlere basın; izin verin güneş ışığı teninize dokunsun. Nefes alıp verin, -burnunuzdan- derin ve sakin nefesler... Nefes aldığınızın farkına varın. Hayatın güzel olduğunu hatırlayın. İnanın, eski sevgili size dönse de dönmese de hayat yaşamaya değer. Ondan mesaj gelecek mi diye beklemek yerine arkadaşlarınızla buluşun, keyif aldığınız şeyleri yapın. Bakın enerjiniz nasıl değişiyor.
Enerjiniz değiştiğinde her şey değiştiğini göreceksiniz!
O kişi dönmeyebilir de, umursamayın. Dünyadaki size göre olan tek adam o değil. Bu saçma düşünceden çıkın. Dünyada yaşayan yedi küsur milyar insan var yani seçenekleriniz oldukça fazla. Geçmişe dönün; eğer o ilk aşkınız değilse daha önce yaşamış olduğunuz ilişkileri ve onlardan ayrıldığınızda hissettiklerinizi düşünün. Göreceksiniz ki hepsi çok gerilerde kalmış ve çoktan silik anılar haline dönüşmüşler. O zamanları hatırlamaya çalışın; eski bir sevgiliden ayrıldığınızda hissetmiş olduğunuz üzüntüyü, ne çok ağlamış olduğunuzu... Ve şimdi o eski ilişki için ne hissediyorsunuz, buna bakın. ''Çok gerilerde kaldı ne kadar çok ağlamıştım. Kendimi boşuna üzmüşüm,'' diye düşüneceksiniz. Sonra da tekrar bu ana dönün; şu anda bu ilişki için üzülüyorsunuz ama üzerinden biraz zaman geçtikten sonra bu da eski bir ilişki haline dönecek ve boşuna üzülmüşüm diyeceksiniz. Başlayan her şey biter, bitmek zorundaki yenisi ve daha iyisi başlasın! Eğer bunu aklınızdan çıkartmaz ve hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini bilirseniz ilişki bittiğinde de bu kadar kahrolmaz, bana geri dönsün diyerek kendinizi yıpratmazsınız.
Önemli olan ilişkileri yaşarken keyif almayı bilmektir. Hayatımızda yalnızca bu an var. ilişkimiz içinde biz korkularımız yüzünden yarını, öbür günü hatta yıllar sonrasını garantiye almaya çalışıyoruz. Neyin garantisi var ki? Bu hayatta hiçbir şeyin garantisi yok; yarın ölmeyeceğinizi nereden biliyorsunuz? O zaman kimden ne için garanti bekliyorsunuz? Beni sonsuza kadar sevsin! Oldu. Siz onu sonsuza kadar sevme sözü verebiliyor musunuz?
Eğer sürekli birinin sizi sevmesini bekliyorsanız siz kendinizi yeterince sevmiyorsunuz demektir. Kendini gerçekten seven bir insanın başkası tarafından sevilmeye ihtiyacı yoktur yani seviliyorsa ne aladır ama sevilmiyorsa da pek aladır! Nazım Usta'nın dediği gibi: ''Hani derler ya, ben sensiz yaşayamam diye, işte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım ama seninle bir başka yaşarım!''
Herkesin bunu rahatlıkla söylemesi dileğiyle...
Sevgiyle...
Dünyanın her yerinden online seans ile danışmanlık alabilirsiniz. Duygu Dengeleme çalışması hakkında bilgi ve randevu almak için ozlmhatipoglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.
Kişisel gelişim hakkında hazırladığım videoları izlemek isterseniz, youtube kanalıma abone olabilir, paylaşımlarımdan haberdar olmak için, instagramdan ozlem_hatipoglu adıyla takip edebilirsiniz. Bu yazının altında bulunan simgeleri tıklayarak sosyal medya hesaplarıma ulaşabilirsiniz.