2016 hiç parlak geçmedi, hepimizin içi karardı ölümler, patlamalar, bombalar, kazalar, yangınlar...

Kötü haberlerin ardı arkası kesilmedi, yüzümüz gülmez oldu, sevinecek şey bulamaz, mutlu olmaktan utanır olduk...

Mutsuzum, yaşam enerjimi kaybettim, hayatta hiçbir amacım yok, beni neyin mutlu edeceğini bilmiyorum,

yaşam için bir coşku duymuyorum, her şey anlamsız geliyor.

20 yıl önce çok az kişi meditasyonun ne olduğunu biliyordu, farkındalık sözcüğü henüz günlük kullanımımıza girmemişti.

Son yıllarda hızla artan bir ivme ile toplumun büyük bir kesimi aydınlanma, bilinçlenme konularıyla ilgilenmeye ve kendi dönüşümü için çaba göstermeye başladı.

Benim ülkemde sevgi var, her köşede güzel şeyler oluyor, şükürler olsun.

Oturduğum mahallede Suriyeli bir aile var. Mahalledeki marketin önünde oturuyorlar ve mahalledeki insanlar onlara tencere ile yemek yapıp götürüyor ve verirken

Çıplak ayakla toprağa basarak, avuç içlerimizi toprağa değdirerek, ağaçlara sarılarak da topraklanabiliriz.

Bunları yapma imkanımız yoksa her sabah kalktığımızda ve akşam yatmadan önce aşağıdaki çalışmayı yapmak negatif enerjimizi atmamıza ve dengede kalmamıza yardımcı olur.

Acıya odaklanmaktan vazgeçin. Televizyon izlemeyin, gazete okumayın, sosyal medyada paylaşılan acı olaylara yoğunlaşmayın.

''Hep birlikte bir şeylere karşı çıkalım, mücadele edelim, savaşalım!'' söylemlerine katılmayın.

Bilinçaltımızda ne varsa enerji olarak onu yayarız, onu yaşarız.

Daima kendi hakkımızdaki en derin inancımız ve en derindeki gizli isteklerimiz gerçekleşir;

Üzerinden kırk yıl geçmiş olsa da ''çoktan unuttum,” ya da “çocukluk aşkıydı işte canım,” diyerek de hatırlasanız o anılardaki duygularınız enerji alanınızda tıkanıklık yaratarak şimdiki anınızı etkiler.

Aşkı ilk hissettiğiniz anı, heyecan duyduğunuz hatta bu duygunuza şaşırdığınız zamanları hatırlayın; çok küçük yaşta bile bu duyguyla tanışmış olabilirsiniz.

Korktuğumuz başımıza hep gelir çünkü sık düşündüğümüz ve üzerinde odaklandığımız şey gerçek olur.

Korktuğum şeyin başıma gelmesinin nedeni aslında benim! Ve bu yüzden korkularıma yoğunlaşmayı bir an önce bırakmak zorundayım.

Bir şifa enerjisine uyumlandığınızda frekansınız yükselir.

Titreşiminiz bulunduğunuz seviyeden daha yukarı uyumlanır ve bunun sonucunda hayatınızda harika şeyler olmaz aksine ardarda sizin -kötü- diye nitelendireceğiniz olaylar olmaya başlar.

Yeni yılda yepyeni bir sayfa aç, bir hayat yarat kendine,

Eskimiş kalıplarını, kendi varoluşuna dair yanlış inançlarını, önyargılarını bırak,

Yalnızlık korkusu hayatımızı yöneten büyük bir sanrı...

Ancak, 'yalnızlık kötüdür' pek de doğru bir tanımlama değil; ben tek başına olmaktan büyük keyif alan ve yalnızlığın özgürlük olduğunu düşünen birçok insan tanıyorum.

Eskiden beri söylerler; aşkta kaçan kovalanır.

Bunu hem kendi ilişkilerimizde, hem de arkadaşlarımızın ilişkilerinde her zaman görürüz. Bu, hep böyle işler. Peki bu neden böyledir? Hiç düşündünüz mü?

Mutluluk sizi bulmayacak, onu kendiniz için siz yaratacaksınız.

Mutlu olamıyorsunuz ve mutlu olmadığınızda çevrenizdekileri, annenizi, babanızı, patronunuzu, eşinizi, sevgilinizi, çocuklarınızı suçluyorsunuz.

İstemediklerinize hayır!, Hayatı istediğiniz gibi yaşamaya evet!.

Bir çok kişinin en büyük sorunu “hayır” diyememek. Hayır demekte çok zorlanıyorsunuz, hayır demeye utanıyorsunuz.

Fedakarlık çok iyi bir özellikmiş gibi anlatılır ve fedakar insanlardan 'iyi insan' olarak bahsedilir.

Hayat amacınızı belirleyin sizi neyin mutlu ettiğini tespit edin ve o yolda kimin ne dediğine aldırmadan ve kimse ile ilgilenmeden yaşamaya devam edin.

Suyun canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren ve hafızası olan bir madde olduğunu kanıtlamıştır

Çocuklarımız iyi eğitim alsınlar, düzgün yetişsinler, hayatta başarılı olsunlar, iyi insan olsunlar istiyoruz. Peki mutlu olsunlar istemiyor muyuz?

Kimin ölmesinden korkuyorsunuz? Bazı insanlar annelerinin bazıları babalarının bazıları çocuklarının ölmesinden korkuyorlar. Kardeşlerinin yeğenlerinin ölmesinden korkanlar da var.